AKP’li Mehmet Uçum ‘TSK Atatürk’ün takipçisidir’ deyip teğmenlerin ihracını savundu

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Erzurumlu bir şehit yakınının “Türkiye’de terör bitsin, tasfiye edilsin, bırakın Öcalan’ın serbest bırakılmasını evimde kahvaltı vermezsem adam değilim” dediğini iddia etmişti.

Uçum bu kez de tartışmalara neden olan teğmenlerin ihraç kararı sonrası yaptığı paylaşımla dikkat çekti.

AKP’Lİ MEHMET UÇUM ‘TSK ATATÜRK’ÜN TAKİPÇİSİDİR’ DEYİP TEĞMENLERİN İHRACINI SAVUNDU

Mezuniyet törenlerinin ardından “Atatürk’ün askerleriyiz” diyerek subay yemini eden beş teğmen TSK’dan ihraç edildi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, teğmenlerin ihracını eleştirenlere yüklenirken “Başkomutan Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensupları hiç tartışmasız kurucu liderimiz Atatürk’ün takipçisidir. Konu asla Mustafa Kemal’in askeri olmakla ilgili değildir, tamamen disiplinsizliğe bağlı askeri disiplin hukukudur” dedi.

Uçum’un paylaşımı şu şekilde:

“Dört yüze yakın olduğu söylenen yeni mezun teğmen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedi. Bunların beşine ve disiplinsizlikle ilgili görülen üç sıralı amire ayırma cezası (ihraç) verildi. Gerçek buyken ayırma sebebi “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıdır demek, kasti bir çarpıtma anlamına gelir. Eğer “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ifadesi, ayırma cezasının sebebi olsaydı dört yüze yakın yeni mezun teğmene soruşturma açılması ve hepsinin ihraç edilmesi gerekirdi. Demek ki sorun Mustafa Kemal’in askerleriyiz demek değil, ısrarlı emre itaatsizlikten kaynaklanan disiplinsizliktir. Başkomutan Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensupları hiç tartışmasız kurucu liderimiz Atatürk’ün takipçisidir. Bu konu tartışmaya açılamaz. Dolayısıyla somut konu asla Mustafa Kemal’in askeri olmakla ilgili değildir, tamamen disiplinsizliğe bağlı askeri disiplin hukukudur. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde disiplin tüm sistemin esasıdır. Milli Savunma Bakanlığı ve TSK orduya ilişkin disiplin hukukunu tavizsiz uygulayamazsa büyük zaafa düşmüş olur. Milli Orduya verilebilecek en şedit zarar disiplinsizlik virüsünü orduya bulaştırmaktır. Buna sebep olmak da disiplinsizliğe göz yummak da ihanete kapı açar. Somut durumda eylemin askeri disiplin hukukuna aykırı olduğu yönünde genel bir eğilim oluştu. Askeri disipline aykırı eylem var ama yaptırım uygulanmamalı demek tam bir aymazlık olur. Hele konuya ‘gençlik hatası hoş görülmeli’ diye bakmak tamamen yanlıştır. Konu, Milli Ordudur. Konu, tavizsiz şekilde Milli Orduyu korumaktır. O zaman tartışılabilecek tek husus bu kusurlu eylem için uygulanan yaptırımın orantılı olup olmadığıdır. Yaptırım uygulanmalı ama uygulanan yaptırım ağırdır demek ise hukuki bir iddiadır. Bu durumda bu iddianın sahipleri bunu hukuken kanıtlamak zorundadır. Tabi ki gerekçeli karara göre hukuki tartışma olabilir. En azından askeri disiplin hukuku çerçevesinde yani doğru zeminde tartışma yapılabilir, bunun hukuken anlamı da olur. Hukuk sınırları içinde kaldığı sürece bu tartışma makul kabul edilir. İdari yargı denetiminde konu yine bütün hukuki yönleriyle ele alınır. Hukuki süreçler bittiğinde herkesin kabul etmesi gereken nihai kararlar çıkar. Ancak o aşamadan sonra kusurlu eylemleri sebebiyle yaptırıma uğramış kişilerin durumu netleşir. Onlar da kendilerine bir yol çizer. Hal böyleyken tamamen önyargıyla ve kendi ajandaları üzerinden karara karşı çıkanlar işin somut hukukuyla, yaptırım uygulanmış kişilerin gerçek durumuyla hiç ilgilenmiyor, hatta onları istismar eden yaklaşımlar bile görülüyor. İlginç olan karara itiraz eden bazı çevreler örtük de olsa kararı hukuken kabul ettikleri izlenimi veriyor. Belki de bu nedenle konunun esasının tartışılmasından kaçınılıyor, kararın gerekçesi hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunuluyor. Dolayısıyla karara karşı çıkan bir çok çevrenin, kişinin veya muhalifin gerçek derdi askeri disiplin tartışması ve hukuk değildir. Tek dertleri bu olayı dar siyasi çıkarları için istismar etmektir. Konu Atatürk ve Milli Ordu olunca bu istismarın vebali çok büyük olur. Fetöcü çeteden, yerli ve yabancı darbeci yuvalardan arındırılmış Milli Orduyu herhangi bir istismara konu yapmak tam bir gaflet halidir. Ayrıca bazı siyasiler, siyasi analistler, yorumcular ve medyacılar dahil belli kesimler bu ihraç işlemini; geleceğe etkisi, milli ordu-millet ilişkisi, ordu-siyaset ilişkisi gibi kendilerine cazip gelen büyük konular (!) üzerinden tartışmaya meyilliler. Buna yeltenenler ciddi yanlış yapar, hatta niyetleri öyle olmasa bile kışkırtıcı durumuna düşer. Milli Ordu Türkiye’nin bağımsızlığının, milli gücünün ve anti-emperyalist mücadelesinin askeri güvencesidir. Milli Ordu Türkiye’nin geleceğinin temel teminatlarından biridir. Türkiye’nin Milli Ordusu küresel emperyalizme karşı mücadelede, Merkez Afro-Avrasya’nın ve dünya mazlumlarının umududur. İşin özü, göz bebeğimiz Milli Ordumuz titizlikle korunmalıdır.”

Related Posts

Eski Britanya Başbakanı Rishi Sunak, Goldman Sachs’ta işe başladı

Eski Britanya Başbakanı Rishi Sunak, Goldman Sachs’ta işe başladı

Erdoğan müjde vermişti: Nevruza ‘milli bayram’ kanun teklifi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi

Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi bayram ilan edileceğini açıkladığı Nevruz’un milli bayram ilan edilmesine ilişkin teklif sundu. Sunulan kanun teklifi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

Diyabet hastası barbie bebek üretildi

Dünyaca ünlü oyuncak devi Mattel, yeni Barbie bebeğini diyabet hastası olarak tasarladı.

Özel kapalı toplantıda milletvekillerine talimat verdi

CHP lider Özgür Özel’in, dokunulmazlık fezlekelerine ilişkin ‘Kaldırabilirler, biz bu işe girdik’ dediği öne sürüldü. Ayrıca Özel’in Meclis’e katılımın artırılması ve yaz boyunca sahada olunması talimatı verdiği kaydedildi.

CHP, Adana’da “Zeydan Karalar’a Özgürlük” mitingi yapacak; Özgür Özel de katılacak

CHP, Adana’da “Zeydan Karalar’a Özgürlük” mitingi yapacak; Özgür Özel de katılacak

‘Alkolmetreyi üfleyemiyorum’ diyerek polise direndi: O anlar kamerada

Sultanbeyli’de trafik ekiplerinin gerçekleştirdiği denetimde “Alkolmetreyi üfleyemiyorum” diyerek polisi uzun süre uğraştıran sürücüye 26 bin TL ceza uygulanırken, ehliyetine 2 yıl süreyle el konuldu. Sürücünün polis ekiplerine yaşattığı zor anlar cep telefonu kamerası ile görüntülendi.